29 Ekim 2011 Cumartesi

Bir Narsistin Hayat-ı Devriyyesi

Aynada Aslan Gördüğünü Düşündüren Kedi Tasviri
Hikâye
Tamir ettiği bir botun, boyadığı bir ayakkabının mükemmel olması için büyük çaba gösteriyordu. Bir günün akşamı onardığı botları karşısına dizdi ve kendi eserine hayran hayran baktı. Böyle mükemmel bir sanatçının her şeyi mükemmel olmalı dedi. Yaptığı sakarlıkları, kırdığı potları kendisine yakıştıramadı. Düşündükçe her bir sözünde yanlış anlaşılabilecek bir kelime ve her bir hareketinde insanı kırabilecek bir mana olduğunu farketti. Mükemmel kalmak uğruna önce konuşmamaya, sonra iyice gözden ırak kalmaya başladı.

Gözden ırak olunca gönülden de ırak oldu. Aslında insanların sevgisini ve takdirini kaybetmemek için ortalıktan kaybolmuştu. Bu duruma iyice canı sıkıldı. Ölsem de kurtulsam dedi ama ölümü temenni etmeyi de kendisine yakıştıramadı. Hatasız olmaya çalışmak tam bir çelişkiydi. Bu batıl inadından bir an önce kurtulmalıydı. Mükemmel olmayan davranışlarla bu inadı kırmanın mükemmel bir planını yaptı. Mesela bundan sonra bilerek telâffuz hataları yapacak, anlamsız kelimeleri dağarcığına katacaktı. İnsanlar kendisini hatalarıyla kabul etmiyorsa, hele hele yanlışlarını düzeltmek yerine sırtlarını dönüp terkediyorlarsa suç onlarındı. Böyle mükemmel bir muhakeme ile aslında bütün suçun başkalarına ait olduğunu da ispat etti. Mükemmel birisi olarak çevresindeki küçük insanlarla beraber takılmayı kendisini yakıştıramadı. Önce konuşmamaya, sonra iyice gözden ırak olmaya başladı.

Gözden ırak olduğu sürede hakkında çıkan dedikodular onun da kulağına gitti. Bu duruma seyirci kalamadı ve söylentileri uyduranları aramaya çıktı. Birkaç kişiyle münakaşaya girişti. Besbelli işte, kendisine pot kırdıran çevresiydi. Arkasından dedikodu uydurmasalardı kimseyle münakaşaya da girişmez kavgaya da tutuşmazdı. Kavga ederek küçülmek ona tersti ama konuştukça da söz dönüp dolaşıp arkasından laf uyduranlara geliyor ve yeni bir kavganın fitili ateşleniyordu. Önce konuşmamaya, sonra iyice gözden ırak olmaya başladı.

Hayat ne zamana kadar böyle sürecekti. Mükemmellik adına iş yapamıyor aç kalıyordu. Konuşmasa hiç pot kırmadan yaşayabilirdi ama sakarlıkları ortadan kaldırmak zor görünüyordu. Sonunda çevresini de kontrol etmesine imkân veren devrim niteliğinde bir formül buldu. Evet, bir kaza değil kendisiydi çaydanlığı müşterinin üzerine deviren ama çaydanlığı devirmek bir misafir karşılama şekliydi. Asıl kabalık bu inceliği anlayamayıp yakasına yapışanın yaptığıydı. Sevinçle işinin başına döndü. Canla başla çalışıyor ve botları en mükemmel şekilde tamir ediyordu. Ama ne sakarlıklar eksik oluyordu ne de gaflar. Sakarlık değildi aslında, kasıtlı yapılan birer iyi niyet nişanesiydi hepsi. Ama insanlar bunu bir türlü anlamıyordu. Hatta kendisinin dünyayı idare ettiğini düşündüğüne dair söylentiler de uyduruyorlardı. Aslında böyle söylentiler çıkmasını da kendisi istemişti. Hatta insanlar tarafından anlaşılmamak da yadırganmak da kendisinin bir planıydı. Aslında mükemmeliyetçilikten kurtulmayı da başarısız olmayı da isteyen kendisiydi. Yok artık, bu kadar saçmalık fazla dedi. Önce konuşmamaya, sonra iyice gözden ırak olmaya başladı.

Hiç yorum yok: