11 Ağustos 2023 Cuma

Yılbaşı Kutlamaması

Oyuncakların sesli ve ışıklı olanları sade olanlarına kıyasla bebeklerin ilgisini daha çok çekmektedir. Bu ifadedeki oyuncağı sesli ve ışıklı herhangi bir uyaranla genellersek bebekleri de herhangi bir yaştaki insanla genelleyebiliriz. Çünkü sesli ve ışıklı uyaranları bol miktarda içeren kutlamalar her yaştan insanın ilgisini çekmektedir. İnsanın ilgi çekici her uyarana ilgi göstermesi gerekli değildir ve hatta bazı uyaranlardan sakınması da gerekebilir. Yetişkin insanlar doğruyu ve yanlışı ayırabilecek bilgi birikimine sahip oldukları için bebeklerden farklıdır ve davranışlarını ortaya koymadan önce bir akıl süzgecinden geçirmelidir.

Çoğu müslümanın akıl süzgecinden geçirmeden dahil olduğu bir kutlama yılbaşı kutlamasıdır. Halbuki bir müslümanın kafirlere benzememek için onların kutlamalarını taklit etmekten sakınmaya çalışması beklenmektedir. Nasıl bir kafir Allah için kurban kesip Kurban Bayramı kutlamıyorsa bir müslüman da süslemeler, danslar ve Allah için olmayan yeme-içmelerle yılbaşı kutlamıyor olmalıdır. Yılbaşı kutlamalarından sakınmak konusunda yahudiler bile bazı müslümanlardan daha bilinçli davranmaktadır. Mesela bir haber, 2023 yılına girerken Batı Kudüs'te herhangi bir kutlama gözlenmediğini belirtmektedir [1]. Ne yazık ki gaflet perdesi İslami bir hayat yaşama bilincini zayıflatmaktadır. Müslümanlar “Rüzgarın esişine tabi olan ot gibi nefis ve hevanın zevkine uyma. Zira arşın gölgesi bir kulübeden evladır.” diye nasihat veren Mevlana gibi manevi önderlere ihtiyaç duymaktadır. Çünkü bir hadis-i şerifte belirtildiği gibi “din nasihattir”.

Din nasihat ise bir müslümanın yılbaşı kutlamaması için kardeşlerini şefkatle uyarması gerekir. Elbette böyle bir nasihat vermek bu nasihatı duymak istemeyenleri karşıya almak ve kendini bir mücadele içinde bulmak demektir. Günümüz müslümanları genellikle müslüman kimliğini belli etmemek için mücadeleden kaçıp umursamaz davranmaktadır. Halbuki müslüman olmak sadece gizlice inanmayı değil ayrıca "eşhedü" diyerek inandığının arkasında durup şahitlik yapmayı gerektirmektedir. Kulu ve resulu olduğuna şahitlik ettiğimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” buyurmuştur. O halde yılbaşı kutlamaları hakkında müslümanları uyarmak imanın bir gereğidir.

Bir müslüman nasihat etmek, görüş belirtmek ve hatta müslüman kimliğini belli etmekten sakınırken İslam düşmanları hiç sakınmadan ve sıkılmadan kendi fikirlerini savunmaya devam etmektedir. Mesela ülkenin her yerindeki okullarda yılbaşı kutlamaları devam ederken 2016 yılında bir ilçenin milli eğitim müdürlüğü bu konuda uyarı niteliğinde bir resmi yazı gördermiştir. Resmi yazının içeriği şu şekildedir:

“Müdürlüğümüze şifahi olarak bildirilen şikayetlerden anlaşıldığı üzere; mevzuat dışı, ders ve sosyal etkinliklerle alakası olmayan, değer yargılarımızdan uzak, bazı kutlamalar için öğrencilerin özendirildiği ve öğrencilere yönlendirmeler yapıldığı bilgileri ve şikayetleri gelmektedir. Dönem ve yıl sonu olması nedeniyle dersleri engelleyecek, öğrencileri farklı alışkanlıklara ve olumsuz davranışlara sevk edebilecek ya da özendirebilecek, eğlence, şans oyunu, çekiliş ve yılbaşı adı altında öğrencileri ekonomik durumlarına göre farklı algılara sokabilecek (yılbaşı hediyeleşmesi, çam süslemesi, Noel baba figürü vb.) milli ve manevi değerlerimizden uzak etkinliklerin yapılmaması ve bir aksaklığa mahal verilmemesi hususunda; Bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”
İlçe milli eğitim müdürlüğü görevinin bir gereği olarak gönderilen bu haklı yazıyı ancak “vur patlasın, çal oynasın” felsefesini dünyaya yaymaya çalışan ve bu uğurda birilerini karşısına almaktan çekinmeyen biri reddebilir. Nitekim yazıyı gönderen müdür, din düşmanlığıyla öne çıkan parti, dernek ve sendika kurumlarının ilçe başkanları tarafından sosyal medya lincine uğramıştır [2]. Din düşmanlarındaki cesaretin onda biri neden müslümanlarda yok diye düşünüyorum bazen, sonra yüz yıldır müslümanlara yapılan ama bahsetmekten bile korkulan zulümler aklıma geliyor.

Yılbaşı kutlamaları ve okullardaki savrulmaya karşı müslümanların suskunluğu Ali Taşçı'nın da dikkatini çekmiş ve 2023 yılında seçimlerden iki ay sonra bir köşe yazısı kaleme almış [3]. Köşe yazısında suskunlukla ilgili tespitler şu şekilde olmuş:

  • “Yılsonu etkinliği” adı altında gelenek ve göreneklerimizle asla örtüşmeyen, değer yargılarımıza tamamen ters, birçok velinin de asla tasvip etmediği işler oluyor okullarda. Herkes de suskun!
  • “Muhafazakâr” bir iktidarın yirmi ikinci senesine girmiş bulunuyoruz. Sözü fazla uzatmak istemiyorum; eğer önümüzdeki beş senelik zaman dilimi içerisinde, kendi kültür ve medeniyetimize dönük bir eğitim sergileyemeyeceksek, beş sene sonra gelecek olduğumuz durağı ben hayal bile edemiyorum!
  • Bu “etkinlikler”, maalesef birçok okul müdürü tarafından da rağbet görmektedir. Adam “ilahiyatçı” ama “gerici” damgasını yememek için her türlü fıtrat bozgunculuğuna “evet” demekten çekinmemektedir.
  • Müslüman toplum, inançlarını hâlâ burnunun dibinde bir cüzzam / alaten gibi saklamasın; imanını, alnından bir nur gibi fışkırtsın ve bundan herkes aydınlansın. Yarasalar depreşecek diye bunca zamandır mağaralarda yaşadıklarımız artık yeter değil midir? Müslümanlar göğüslerini gere gere “Müslüanım Elhamdülillah” desin yahu!

Evet, veya hayır. Yarasalar depreşecek diye fıtrat bozgunculuğuna “Hayır” diyemeyecek miyiz? Yanlış olana bir şey diyemeyip susuyorsak bunun bir sorun olduğunu ve hayır diyememe zafiyetine karşı psikologların hizmet sunduklarını hatırlayalım. Bazen bir topluluğa sunulan teklife sadece hayır demek yeterli gelmemektedir. Çünkü genellikle (1) teklife yapılan ilk itirazdan sonra oylamaya geçilmektedir, (2) oylamada hayır demeye cesaret edenler azınlıkta kalmaktadır, (3) oylama sonucu teklif uygulamaya konmakta ve itiraz edenlere de dayatılmaktadır. Böylece müslümanlar suskun veya azınlık kaldığında demoktratik bir oylama onların hakkını korumamaktadır. Bu durumda müslümanların karar sürecine katılan diğer üyeleri de ikna etmek için çaba sarfedip vakit ayırması gerekmektedir.

Oylama ile yılbaşı kutlama dayatması okullardaki veli gruplarında sık karşılaşılan bir durumdur. Yılsonu yaklaştığında bir sınıf annesi genellikle Whatsapp veli grubunda yılbaşı kutlama planını sunar. Gelen tepkiye göre kutlamadaki kırmızı ve yeşil temaların dozunu ayarlar. Veliler oylama yapıp süslemeler, danslar ve Allah için olmayan yeme-içmelerle yılbaşı kutlaması yapılmasına karar verebilir. Halbuki okulda dinsiz bir hayat pratiği şeklinde kutlama yapmak bir dini eğitimdir. Türk Medeni Kanunu'nun 341. maddesi “Çocuğun dinî eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir. Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.” demektedir. Okulda yılbaşı kutlamasının kendi çocuğuna dayatılmasını kabul etmeyen bir veli bu kanuna dayanarak oylamayı ve kutlamayı reddebilir.

Veli grubunun oylama ile aldığı yılbaşı kutlama kararının kendi çocuğuna dayatılmasını kabul etmeyen anne-babaların veli grubuna gönderebileceği örnek bir mesaj aşağıda yer almaktadır. Bu mesaj duruma özeldir ve her duruma hitap etmemektedir fakat yılbaşı kutlama kararına karşı ne diyeceğini düşünen müslüman anne ve babalara yol gösterici olabilir.

Sayın veliler,
Sınıfta velilerce yapılması istenen uygulamalar konusunda bir derdimi paylaşmak istiyorum. Herkesin inançları, dünya görüşleri, hassasiyetleri, maddi durumları, engellilik durumları, gluten duyarlılıkları, anne-babalı olma durumları aynı değildir. Bazı uygulamalar çoğunluk için eğlenceli olsa da bazı veliler ve çocuklar için rencide edici, kaygılandırıcı, stres yapıcı, uyku kaçırıcı olabilir. Bu tür durumlarda herkesin hakkının korunması için oy çokluğu yerine oy birliği aranması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde çoğunluk istiyor diye emrivaki oldubitti uygulamalar, birkaç veliyi veya öğrenciyi ayrıştıracak, zor duruma sokacak ve huzur kaçıracaktır.

Mesela şu an gündemi olan pastalı kutlama özelinde:
  • Kutlama için gelen veliler arasında anne-babasını göremeyen çocuklar üzülecektir.
  • Kutlama giderlerine maddi destek sağlamayan veliler hem bu konuda eksiklik hissedecek hem de giderlerden faydalanmak konusunda tereddüt yaşayarak dışlanmışlık hissedecektir.
  • Derslerde lavaboya gitmek ve beslenme yapmak yasak olduğu için on dakikalık tenefüste çocuğum hangisini yapsın diye düşünen veliler derslerin bu tür kutlamalar ile aksatılmasından gücenecektir.
  • Peygamberini çok seven müslüman veliler Hz. İsa'nın doğum günündeki bir kutlamadan daha coşkulu bir kutlamayı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğum gününde yapma ihtiyacı hissedecek fakat bu konuda çifte standartla karşılacağını düşünüp üzülecektir.
  • Çocuğunu kendi doğrularına göre yetiştirmeye çalışan veliler başka velilerin kendi doğrularını dayatmasına karşı öfke hissedecektir.
  • Çocuğuna kıymet veren veliler ona okulda birilerinin keyif verici yiyecekler vermek için ısrar etmesinden tedirgin olacaktır.
  • Titiz çocuklar üflenmiş veya dışardan gelmiş pastalar konusında canı çekme ile titizlik arasında ikilem yaşayacaktır.
  • Çoğunluğun görüşüyle aynı görüşü paylaşmayan veliler mağduriyet önleme girişimlerinin çocuğun dışlanmasına veya öğretmenin taraflı olmasına yol açmasından endişe ederek çaresizlik yaşayacaktır.

Yılbaşında yapılmak istenen pastalı kutlamanın zaruri olmayan, farklılıkları ortaya çıkarıp ayrıştırıcı olan ve bazı velileri zora sokan bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Sınıfta yapılması istenenen bu ve benzeri uygulamalarda bazı velilerin keyfi için bazı velilerin mutsuz edilmemesi konusunda özellikle sınıf annelerinin anlayışını rica ediyorum. Herkesin kendi evinde istediği kutlamayı yapma imkanı varken başkalarının çocuklarının da olduğu bir sınıfta faaliyet yürütmek için ısrarcı olunmamasını rica ediyorum.

Sınıfa yazıcı alınması, tuvalet kapı kilitlerinin onarılması, tuvaletlere peçete konulması, merdivenlerde ve kapılarda itip kakmalara karşı güvenliğin sağlanması gibi konular varken amacı herkesi tatmin etmeyen bir kutlamanın bunlardan daha çok ilgi görmesine hayret ettiğimi de belirtmek isterim.

Makalem burada sona erdi fakat hayat devam ediyor. Umarım gelen yıllar okullarda yılbaşı kutlaması dayatması olmadan gelir. Umarım müslümanlar şu andan itibaren daha bilinçli olur. Gerçekten olur mu? “Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!” [4]. Risale-i Nur'da geçen bu cümleyi belki daha önce duymuşuzdur fakat bu söz klişe bir slogan olmaktan öte geçip hayatımıza yansımalıdır. Çünkü o cümlenin öncesinde şu ifade geçmektedir: “Şark husumeti, İslâm inkişafını boğuyordu; zâil oldu ve olmalı. Garp husumeti, İslâmın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebeptir; bâki kalmalı.” Bizim konumuz açısından bunun anlamı, İslam'ın şiarlarını hedef alan Arap düşmanlığını bırakıp yılbaşı kutlaması gibi Batı'nın şiarlarına düşmanlık yapmaktır. Bunu sağlamada bireysel olarak bize düşen vazife birlik olmaktır: “Manevi bir mücahede içerisinde bulunduğumuz böyle bir zamanda, tek başımıza bir şey yapmamız neredeyse mümkün değil. 'Zaman cemaat zamanıdır.' prensibiyle hareket etmekle mükellefiz... Zira şavaşta bir fert, tek başına hiçbir şey yapamaz.” [5]


Referanslar

[1] https://www.haber7.com/foto-galeri/77593-dindar-yahudiler-yilbasini-kutlamadi-yeni-yil-bizim-icin-4-ay-onceydi/
[2] https://www.cnnturk.com/turkiye/ilce-milli-egitim-mudurlugunden-okullara-tepki-ceken-yilbasi-uyarisi
[3] https://www.haber7.com/yazarlar/d-ali-tasci/3331858-okullardaki-yil-sonu-etkinliklerine-dikkat
[4] http://www.erisale.com/#content.tr.14.166
[5] https://sorularlarisale.com/umitvar-olunuz-su-istikbal-inkilabi-icinde-en-yuksek-gur-sada-islamin-sadasi-olacaktir-cumlesine-gore-muslumanlar