11 Ağustos 2023 Cuma

Yılbaşı Kutlamaması

Oyuncakların sesli ve ışıklı olanları sade olanlarına kıyasla bebeklerin ilgisini daha çok çekmektedir. Bu ifadedeki oyuncağı sesli ve ışıklı herhangi bir uyaranla genellersek bebekleri de herhangi bir yaştaki insanla genelleyebiliriz. Çünkü sesli ve ışıklı uyaranları bol miktarda içeren kutlamalar her yaştan insanın ilgisini çekmektedir. İnsanın ilgi çekici her uyarana ilgi göstermesi gerekli değildir ve hatta bazı uyaranlardan sakınması da gerekebilir. Yetişkin insanlar doğruyu ve yanlışı ayırabilecek bilgi birikimine sahip oldukları için bebeklerden farklıdır ve davranışlarını ortaya koymadan önce bir akıl süzgecinden geçirmelidir.

Çoğu müslümanın akıl süzgecinden geçirmeden dahil olduğu bir kutlama yılbaşı kutlamasıdır. Halbuki bir müslümanın kafirlere benzememek için onların kutlamalarını taklit etmekten sakınmaya çalışması beklenmektedir. Nasıl bir kafir Allah için kurban kesip Kurban Bayramı kutlamıyorsa bir müslüman da süslemeler, danslar ve Allah için olmayan yeme-içmelerle yılbaşı kutlamıyor olmalıdır. Yılbaşı kutlamalarından sakınmak konusunda yahudiler bile bazı müslümanlardan daha bilinçli davranmaktadır. Mesela bir haber, 2023 yılına girerken Batı Kudüs'te herhangi bir kutlama gözlenmediğini belirtmektedir [1]. Ne yazık ki gaflet perdesi İslami bir hayat yaşama bilincini zayıflatmaktadır. Müslümanlar “Rüzgarın esişine tabi olan ot gibi nefis ve hevanın zevkine uyma. Zira arşın gölgesi bir kulübeden evladır.” diye nasihat veren Mevlana gibi manevi önderlere ihtiyaç duymaktadır. Çünkü bir hadis-i şerifte belirtildiği gibi “din nasihattir”.

Din nasihat ise bir müslümanın yılbaşı kutlamaması için kardeşlerini şefkatle uyarması gerekir. Elbette böyle bir nasihat vermek bu nasihatı duymak istemeyenleri karşıya almak ve kendini bir mücadele içinde bulmak demektir. Günümüz müslümanları genellikle müslüman kimliğini belli etmemek için mücadeleden kaçıp umursamaz davranmaktadır. Halbuki müslüman olmak sadece gizlice inanmayı değil ayrıca "eşhedü" diyerek inandığının arkasında durup şahitlik yapmayı gerektirmektedir. Kulu ve resulu olduğuna şahitlik ettiğimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” buyurmuştur. O halde yılbaşı kutlamaları hakkında müslümanları uyarmak imanın bir gereğidir.

Bir müslüman nasihat etmek, görüş belirtmek ve hatta müslüman kimliğini belli etmekten sakınırken İslam düşmanları hiç sakınmadan ve sıkılmadan kendi fikirlerini savunmaya devam etmektedir. Mesela ülkenin her yerindeki okullarda yılbaşı kutlamaları devam ederken 2016 yılında bir ilçenin milli eğitim müdürlüğü bu konuda uyarı niteliğinde bir resmi yazı gördermiştir. Resmi yazının içeriği şu şekildedir:

“Müdürlüğümüze şifahi olarak bildirilen şikayetlerden anlaşıldığı üzere; mevzuat dışı, ders ve sosyal etkinliklerle alakası olmayan, değer yargılarımızdan uzak, bazı kutlamalar için öğrencilerin özendirildiği ve öğrencilere yönlendirmeler yapıldığı bilgileri ve şikayetleri gelmektedir. Dönem ve yıl sonu olması nedeniyle dersleri engelleyecek, öğrencileri farklı alışkanlıklara ve olumsuz davranışlara sevk edebilecek ya da özendirebilecek, eğlence, şans oyunu, çekiliş ve yılbaşı adı altında öğrencileri ekonomik durumlarına göre farklı algılara sokabilecek (yılbaşı hediyeleşmesi, çam süslemesi, Noel baba figürü vb.) milli ve manevi değerlerimizden uzak etkinliklerin yapılmaması ve bir aksaklığa mahal verilmemesi hususunda; Bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”
İlçe milli eğitim müdürlüğü görevinin bir gereği olarak gönderilen bu haklı yazıyı ancak “vur patlasın, çal oynasın” felsefesini dünyaya yaymaya çalışan ve bu uğurda birilerini karşısına almaktan çekinmeyen biri reddebilir. Nitekim yazıyı gönderen müdür, din düşmanlığıyla öne çıkan parti, dernek ve sendika kurumlarının ilçe başkanları tarafından sosyal medya lincine uğramıştır [2]. Din düşmanlarındaki cesaretin onda biri neden müslümanlarda yok diye düşünüyorum bazen, sonra yüz yıldır müslümanlara yapılan ama bahsetmekten bile korkulan zulümler aklıma geliyor.

Yılbaşı kutlamaları ve okullardaki savrulmaya karşı müslümanların suskunluğu Ali Taşçı'nın da dikkatini çekmiş ve 2023 yılında seçimlerden iki ay sonra bir köşe yazısı kaleme almış [3]. Köşe yazısında suskunlukla ilgili tespitler şu şekilde olmuş:

  • “Yılsonu etkinliği” adı altında gelenek ve göreneklerimizle asla örtüşmeyen, değer yargılarımıza tamamen ters, birçok velinin de asla tasvip etmediği işler oluyor okullarda. Herkes de suskun!
  • “Muhafazakâr” bir iktidarın yirmi ikinci senesine girmiş bulunuyoruz. Sözü fazla uzatmak istemiyorum; eğer önümüzdeki beş senelik zaman dilimi içerisinde, kendi kültür ve medeniyetimize dönük bir eğitim sergileyemeyeceksek, beş sene sonra gelecek olduğumuz durağı ben hayal bile edemiyorum!
  • Bu “etkinlikler”, maalesef birçok okul müdürü tarafından da rağbet görmektedir. Adam “ilahiyatçı” ama “gerici” damgasını yememek için her türlü fıtrat bozgunculuğuna “evet” demekten çekinmemektedir.
  • Müslüman toplum, inançlarını hâlâ burnunun dibinde bir cüzzam / alaten gibi saklamasın; imanını, alnından bir nur gibi fışkırtsın ve bundan herkes aydınlansın. Yarasalar depreşecek diye bunca zamandır mağaralarda yaşadıklarımız artık yeter değil midir? Müslümanlar göğüslerini gere gere “Müslüanım Elhamdülillah” desin yahu!

Evet, veya hayır. Yarasalar depreşecek diye fıtrat bozgunculuğuna “Hayır” diyemeyecek miyiz? Yanlış olana bir şey diyemeyip susuyorsak bunun bir sorun olduğunu ve hayır diyememe zafiyetine karşı psikologların hizmet sunduklarını hatırlayalım. Bazen bir topluluğa sunulan teklife sadece hayır demek yeterli gelmemektedir. Çünkü genellikle (1) teklife yapılan ilk itirazdan sonra oylamaya geçilmektedir, (2) oylamada hayır demeye cesaret edenler azınlıkta kalmaktadır, (3) oylama sonucu teklif uygulamaya konmakta ve itiraz edenlere de dayatılmaktadır. Böylece müslümanlar suskun veya azınlık kaldığında demoktratik bir oylama onların hakkını korumamaktadır. Bu durumda müslümanların karar sürecine katılan diğer üyeleri de ikna etmek için çaba sarfedip vakit ayırması gerekmektedir.

Oylama ile yılbaşı kutlama dayatması okullardaki veli gruplarında sık karşılaşılan bir durumdur. Yılsonu yaklaştığında bir sınıf annesi genellikle Whatsapp veli grubunda yılbaşı kutlama planını sunar. Gelen tepkiye göre kutlamadaki kırmızı ve yeşil temaların dozunu ayarlar. Veliler oylama yapıp süslemeler, danslar ve Allah için olmayan yeme-içmelerle yılbaşı kutlaması yapılmasına karar verebilir. Halbuki okulda dinsiz bir hayat pratiği şeklinde kutlama yapmak bir dini eğitimdir. Türk Medeni Kanunu'nun 341. maddesi “Çocuğun dinî eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir. Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.” demektedir. Okulda yılbaşı kutlamasının kendi çocuğuna dayatılmasını kabul etmeyen bir veli bu kanuna dayanarak oylamayı ve kutlamayı reddebilir.

Veli grubunun oylama ile aldığı yılbaşı kutlama kararının kendi çocuğuna dayatılmasını kabul etmeyen anne-babaların veli grubuna gönderebileceği örnek bir mesaj aşağıda yer almaktadır. Bu mesaj duruma özeldir ve her duruma hitap etmemektedir fakat yılbaşı kutlama kararına karşı ne diyeceğini düşünen müslüman anne ve babalara yol gösterici olabilir.

Sayın veliler,
Sınıfta velilerce yapılması istenen uygulamalar konusunda bir derdimi paylaşmak istiyorum. Herkesin inançları, dünya görüşleri, hassasiyetleri, maddi durumları, engellilik durumları, gluten duyarlılıkları, anne-babalı olma durumları aynı değildir. Bazı uygulamalar çoğunluk için eğlenceli olsa da bazı veliler ve çocuklar için rencide edici, kaygılandırıcı, stres yapıcı, uyku kaçırıcı olabilir. Bu tür durumlarda herkesin hakkının korunması için oy çokluğu yerine oy birliği aranması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde çoğunluk istiyor diye emrivaki oldubitti uygulamalar, birkaç veliyi veya öğrenciyi ayrıştıracak, zor duruma sokacak ve huzur kaçıracaktır.

Mesela şu an gündemi olan pastalı kutlama özelinde:
  • Kutlama için gelen veliler arasında anne-babasını göremeyen çocuklar üzülecektir.
  • Kutlama giderlerine maddi destek sağlamayan veliler hem bu konuda eksiklik hissedecek hem de giderlerden faydalanmak konusunda tereddüt yaşayarak dışlanmışlık hissedecektir.
  • Derslerde lavaboya gitmek ve beslenme yapmak yasak olduğu için on dakikalık tenefüste çocuğum hangisini yapsın diye düşünen veliler derslerin bu tür kutlamalar ile aksatılmasından gücenecektir.
  • Peygamberini çok seven müslüman veliler Hz. İsa'nın doğum günündeki bir kutlamadan daha coşkulu bir kutlamayı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) doğum gününde yapma ihtiyacı hissedecek fakat bu konuda çifte standartla karşılacağını düşünüp üzülecektir.
  • Çocuğunu kendi doğrularına göre yetiştirmeye çalışan veliler başka velilerin kendi doğrularını dayatmasına karşı öfke hissedecektir.
  • Çocuğuna kıymet veren veliler ona okulda birilerinin keyif verici yiyecekler vermek için ısrar etmesinden tedirgin olacaktır.
  • Titiz çocuklar üflenmiş veya dışardan gelmiş pastalar konusında canı çekme ile titizlik arasında ikilem yaşayacaktır.
  • Çoğunluğun görüşüyle aynı görüşü paylaşmayan veliler mağduriyet önleme girişimlerinin çocuğun dışlanmasına veya öğretmenin taraflı olmasına yol açmasından endişe ederek çaresizlik yaşayacaktır.

Yılbaşında yapılmak istenen pastalı kutlamanın zaruri olmayan, farklılıkları ortaya çıkarıp ayrıştırıcı olan ve bazı velileri zora sokan bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Sınıfta yapılması istenenen bu ve benzeri uygulamalarda bazı velilerin keyfi için bazı velilerin mutsuz edilmemesi konusunda özellikle sınıf annelerinin anlayışını rica ediyorum. Herkesin kendi evinde istediği kutlamayı yapma imkanı varken başkalarının çocuklarının da olduğu bir sınıfta faaliyet yürütmek için ısrarcı olunmamasını rica ediyorum.

Sınıfa yazıcı alınması, tuvalet kapı kilitlerinin onarılması, tuvaletlere peçete konulması, merdivenlerde ve kapılarda itip kakmalara karşı güvenliğin sağlanması gibi konular varken amacı herkesi tatmin etmeyen bir kutlamanın bunlardan daha çok ilgi görmesine hayret ettiğimi de belirtmek isterim.

Makalem burada sona erdi fakat hayat devam ediyor. Umarım gelen yıllar okullarda yılbaşı kutlaması dayatması olmadan gelir. Umarım müslümanlar şu andan itibaren daha bilinçli olur. Gerçekten olur mu? “Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!” [4]. Risale-i Nur'da geçen bu cümleyi belki daha önce duymuşuzdur fakat bu söz klişe bir slogan olmaktan öte geçip hayatımıza yansımalıdır. Çünkü o cümlenin öncesinde şu ifade geçmektedir: “Şark husumeti, İslâm inkişafını boğuyordu; zâil oldu ve olmalı. Garp husumeti, İslâmın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebeptir; bâki kalmalı.” Bizim konumuz açısından bunun anlamı, İslam'ın şiarlarını hedef alan Arap düşmanlığını bırakıp yılbaşı kutlaması gibi Batı'nın şiarlarına düşmanlık yapmaktır. Bunu sağlamada bireysel olarak bize düşen vazife birlik olmaktır: “Manevi bir mücahede içerisinde bulunduğumuz böyle bir zamanda, tek başımıza bir şey yapmamız neredeyse mümkün değil. 'Zaman cemaat zamanıdır.' prensibiyle hareket etmekle mükellefiz... Zira şavaşta bir fert, tek başına hiçbir şey yapamaz.” [5]


Referanslar

[1] https://www.haber7.com/foto-galeri/77593-dindar-yahudiler-yilbasini-kutlamadi-yeni-yil-bizim-icin-4-ay-onceydi/
[2] https://www.cnnturk.com/turkiye/ilce-milli-egitim-mudurlugunden-okullara-tepki-ceken-yilbasi-uyarisi
[3] https://www.haber7.com/yazarlar/d-ali-tasci/3331858-okullardaki-yil-sonu-etkinliklerine-dikkat
[4] http://www.erisale.com/#content.tr.14.166
[5] https://sorularlarisale.com/umitvar-olunuz-su-istikbal-inkilabi-icinde-en-yuksek-gur-sada-islamin-sadasi-olacaktir-cumlesine-gore-muslumanlar

2 Ağustos 2023 Çarşamba

Zekat Hesaplama İlkelerim

Giriş

İnsan için en önemli iki an doğum ve ölümdür ancak bu ikisi arasında da işe girme, evlenme, zenginliğe kavuşma da diğer önemli anlardan bazılarıdır. Bir müslüman zengin olduğunda zekatını hesaplamaya başlar. Zekatla ilgili hükümler Büyük İslam İlmihali ve Ni’meti İslam gibi ilmihallerde açıklanmaktadır. İlmihaller her Müslümanın bilmesi farz olan hükümleri özetlediği için zekat mükellefinin ilmihalden zekat bölümünü okuyup öğrenmesi gerekir. Her gün sayfalarca haber, yorum, gönderi ve püf noktası okurken yıllar önce aldığımız o ilmihali okumasak olmaz değil mi? Ancak ilmihalde konuların dizilişi akademik bir sırada olabilir ve verilen örnekler sadece her devirde geçerli olabilecek genel uygulamalardan seçilebilir. Bu nedenle 2020’lerdeki bir zekat mükellefine en başından en sonuna kadar rehberlik edecek bir sırada olmayabilir. Zekat mükellefi umursamaz biri değilse kafasındaki soruların cevabını aramaya başlar ve genellikle ilk başvuru adresi internettir.

İnternetin çoğu insan için ilk başvuru kaynağı olmak, dünyevi meselelerde sayısız kaynak sunarken dini konularda eksik kalmak ve insan gibi cümleler kurup kitlelere ulaşan yapay zeka için bir kanal görevi görmek gibi özellikleri vardır. Bu özellikler bana deccalin önce peygamberlik sonra ilahlık iddia etmesiyle ilgili ve bir gözünün kör olup salkımdan dışarı fırlamış bir üzüm tanesi gibi pörtlek olmasıyla ilgili hadisleri hatırlattı. İnternette dini konularda çok az yayın olduğu için bu hadislerin Türkçe tam meallerini de bulamadım. Hâlbuki telefondaki malayani bir uygulamanın ayarları hakkında internette çok sayıda yazı bulmak mümkündür. Bu durum zekat hakkındaki ve faiz hakkındaki çevrimiçi kaynak sayılarının kıyaslamasına da yansımaktadır. Ne yazık ki internette faiz konusunda devasa bir bilgi birikimi varken zekat konusundaki bilgi birikimi genellikle ilmihaldeki bilgilerin tekrarı niteliğindedir. Müslüman bir ülkede sıradan bir vatandaş bile faizin puanı (yani faiz oranının yüz katının virgülden sonraki iki basamağı) ile ilgilenir hale gelmiştir. 

Zekat için bilgi talep etmedikçe, bu bilgi için bir bedel ödemeye yanaşmadıkça ve faiz hesaplamada gösterilen titizliği zekat konusunda göstermedikçe kimse vaktini zekatla ilgili bir bilgi sunmaya ayırmamaktadır. İlme olan talebin az olması zekatın günlük hayatta uygulanması hakkındaki bu yazıyı yazmayı ertelememe neden oldu. Ancak karşıma çıkan “İlmin esirgenmesi helal olmaz.” hadisi beni tekrar teşvik etti. Böylece zekatla ilgili kafama takılan sorular için bulduğum cevapları ve bu cevaplara göre kendim için belirlediğim zekat hesaplama ilkelerini yazmaya karar verdim. Başka durumda olan birinin kendi ilkelerini belirleyebilmesi için kendi ilkelerimin dayanaklarını da belirttim. 

Bu yazının ortaya çıkmasına neden olan temel soru zekatın hangi günkü mal varlığına göre nasıl hesaplanacağı ve verileceğidir. Zekatın hangi günkü mala göre hesaplanacağı; nisap miktarının kaç gram altın alındığına, dönüşümde hangi altın fiyatının dikkate alındığına, bir yılın kaç gün alındığına ve malın eşler arasında nasıl paylaşıldığına göre değişmektedir. Kişinin bu konularda belirlediği ilkeler, onun ticari olmayan evini veya arabasını satıp yenisini aldığı yıllarda ödeyeceği zekatı da değiştirmektedir. Nisabın sene-i devriyesi, evin satılmasının gündemde olmadığı günlere denk gelirse o evin zekatı hesaplanmayacak fakat evin satılık olduğu veya satılıp paraya çevrilmiş olduğu günlere denk gelirse zekatı hesaplanacaktır. Bu yüzden ibadetinde titiz davranan birinin zekat hesaplamalarını rastgele yapmayıp bazı ilkeleri en başta belirlemesi gerekmektedir.

Zekat Hesaplama İlkelerim

# Hangi günkü mal için zekat hesaplıyorum?

Nisap miktarına ulaşırsam bunun tarihini not ediyorum ve bundan bir hicri yıl sonra da nisap miktarı malım olursa malın o son günkü miktarı üzerinden zekat hesaplıyorum. Bir hicri yıl geçmesini beklememin dayanağı ilmihaldeki şu maddelerdir (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Zekat):

Madde: En az nisap miktarı, artmaya elverişli bir mal üzerinden, tam bir kameri (hicri) sene geçip son bulmadıkça zekat lazım gelmez. Nisap miktarı hem senenin evvelinde, hem de sonunda bulunmalıdır. Bu miktarın sene içerisinde eksilmesi, zekatın farz olmasına engel olmaz. Sene içinde artan mal sene sonunda diğer mal ile beraber zekata tabi olur. [Yani sene sonundaki mal miktarı dikkate alınır.] (Madde 9)

# Hicri tarihi nasıl hesaplıyorum?

Nisaba ulaştığım tarihi not ettikten sonra nisabın sene-i devriyesini hicri takvime göre belirliyorum. Hicri aylar hilalin (yen ayın) görülmesi ile başlar. Takvimler hilalin doğma zamanını tam olarak hesaplayıp bildirse de hilalin görünürlüğü kesin olarak tahmin edilemez. Ama hicri günleri belirlemede benim bir yetkim olmadığı için diyanetin hesabını dikkate alıyorum. Diyanetin sitesinde hicri aybaşlarının hangi güne denk geldiği ilan ediliyor (https://vakithesaplama.diyanet.gov.tr/hicriden_miladiye. php). Ayrıca şu site bir miladi tarihi hicri tarihe diyanet takvimini esas alarak dönüştürülebiliyor: https://hicri-miladi-tarih-hesaplama.hesabet. com.

# Hangi nisap miktarını esas alıyorum?

Nisaba ulaştığım günü belirlemek için nisap miktarını netleştirmiş olmam gerekiyor. Nisap miktarı olarak 96 gram altın alıyorum. Nisap miktarını 96 gram altın almamın dayanağı şu soru-cevaptır: 

Soru: Zekatta olması gereken nisap kaç gramdır?

Cevap: Allah Resulü zekatı miskal ile beyan etmiştir. 20 miskalin altında zekat yok demiştir. Miskal de arpa taneleriyle ölçülmektedir. Arpa tanelerinin boyutları, hacimleri, kabukları farklı farklı olduklarından dolayı o 20 miskalin ağırlığının ne olduğu da farklılık göstermektedir. Bu hususta tartışma ve farklılık son derece doğaldır. Ancak Osmanlı'nın son döneminde 96 gram fakihler tarafından tercih edildiğinden dolayı bizim kanaatimiz 96 gram olması gerektiğidir. (Abdülhamid Türkeri, İsmailağa Fıkıh Kurulu Üyesi, https://www.youtube.com/watch?v=JzBl7EpciM8)

# Hangi altın fiyatını esas alıyorum?

Karışık cinsteki malın nisaba ulaşıp ulaşmadığını belirlerken TL varlıkları ve zekat borcunun kapanıp kapanmadığını belirlerken de ödemeleri altın birimine çeviriyorum. Bunun için https://altinkaynak.com/Altin/Kur sitesindeki Perakende 22 Ayar Bilezik Alış fiyatını kullanıyorum. Gün Pazara denk gelirse Cumartesi fiyatlarını kullanıyorum.

Altının alış fiyatını kullanmamın dayanağı şu soru-cevaptır: 

Soru: Altının zekatı kağıt para olarak verileceği zaman altının alış fiyatı mı satış fiyatı mı esas alınır? 

Cevap: Zekat mükellefi, zekatını altının kendisinden vermek istiyorsa altın olarak verir. Fakat altınını bozdurmak istemiyorsa kuyumcuya gider bozdurma fiyatını (yani kuyumcunun alış fiyatı) esas alarak gramın karşılığını TL olarak verir. (Fatih Mehmet AYDIN, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı, https://www.youtube.com/watch?v=yqc8bQfnFMo

Altının 22 ayar fiyatını kullanmamın dayanağı şu soru-cevaptır: 

Soru: Altının TL fiyatı altının ayarına göre değişiyor. Belli bir miktar TL ile alınabilecek düşük ayardaki altın nisap miktarına ulaşırken aynı TL ile alınabilecek yüksek ayardaki altın nisap miktarına ulaşmıyor. TL'nin nisabı hangi ayar altına göre hesaplanacaktır? Altının zekatı TL ile verilecekse, nasıl verilecektir?  

Cevap: Zekat yükümlülüğü için temel ihtiyaçların ve borcun dışında nisaba ulaşacak bir birikim sahibi olmak gerekiyor. Eğer bir birikim farklı ayarlarda altından oluşuyorsa, hangi ayardan kaç gram olduğuna bakılmaz. Birikim sahibi bunları toparlar, gram olarak nisap miktarına ulaşıyorsa zekat yükümlüsü olur. Eğer birikim kağıt paradan oluşuyorsa, bunun nisaba ulaşıp ulaşmadığının tespiti için 22 ayar altın dikkate alınır. O günkü altın fiyatına göre, nisap miktarı 22 ayar altının karşılığı olan kağıt paraya ulaşmışsa bu kişi zekatla yükümlüdür. 22 ayarın tercih edilmesinin sebebi en fazla kullanılan altın çeşidi olmasıdır. (İdris Bozkurt, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi, https://www.youtube.com/watch?v=yqc8bQfnFMo)

# Esas aldığım altın fiyatlarında hata olabilir mi?

İnternetteki Perakende 22 Ayar Bilezik Alış fiyatını esas aldıktan sonra vereceğim zekatın eksik olacağı konusunda endişelenmeme gerek yok.  Altın fiyatlarına baktığım https://altinkaynak.com/Altin/Kur sitesindeki bazı gözlemlerim şu şekildedir:

  1. Alış fiyatları ne işlemin perakende veya toptan olmasına göre ne de altının işlenmiş veya hurda olmasına göre değişiyor (fark <‰3).
  2. Gişe alış fiyatları gişe satış fiyatlarının %3-4 altında oluyor. Bulunduğum yerdeki kuyumcuların bozdurma fiyatı da genellikle internetteki gişe alış fiyatında oluyor.
    • Demek ki standart olan altının alış fiyatıdır. Satış fiyatının yüksek olması işçilik veya aracıların kârı nedeniyledir. 
  3. Altın fiyatının düşük veya yüksek alınması, zekatı verilecek TL varlıkların ve zekat olarak TL ödemelerin her ikisini de aynı yönde etkiliyor.

# Hesaplamalarda hata payı olabilir mi?

Zekat hesaplamalarındaki hata kaynakları şunlar olabilir:

  • Ödemeyi bir aracı ile gönderdiğimde ödeme fakire ulaşana kadar TL değer kaybına uğrayabilir veya altın değer kazanabilir.
  • Hesaplarda yuvarlamalar olabilir.
  • Kıyıda köşede saymayı unuttuğum TL varlıklarım ve yüzüğüm olabilir.

Bu hata kaynaklarından en önemlisi birincisidir. Yani zekatın fakire ulaşana kadar değer kaybına uğramasıdır. Bu hatayı önlemek için ne yaptığımı ve ne yapamadığımı aşağıda açıkladım.

1) Karışık cinsteki malın zekat borcu için ödemeleri kolaylık olsun diye TL olarak yapıyorum ve ödemelerin altın karşılığını da şöyle hesaplıyorum: 

Altın cinsinden ödeme [gr] = TL cinsinden ödeme [TL] / Altın fiyatı [TL/gr]

Formüle göre zekat aracıya verildikten sonra fakire ulaşana kadar altın fiyatları  %1 artarsa TL ödemelerin de %1 daha fazla olması gerekir. Ödemelerin altın karşılığının hesaplanmasındaki olası hatalara karşı hem altın hem TL varlıkların zekat borcunu %5 temkin ile ödüyorum. Mesela 400.000 TL değerinde mal için 10.000 TL zekata ilave olarak 500 TL temkin olacak ama eksik hesaplama endişesinden kurtulmuş olacağım.

2) Aracılara verdiğim zekat ödemelerinin altın karşılığının hesabında zekatı aracıya verdiğim tarihi dikkate alıyorum. Zekatın ne kadarlık kısmının, kime, ne zaman ulaştığı bilgisi gelirse defterime not ediyorum fakat zekat ödemelerinin altın karşılığını zekatın ulaşma tarihine göre hesaplamıyorum. Bunun temel nedeni zorluktur. Zekatın fakirlere ulaşma tarihini bazen hiç öğrenemiyorum, bazen de bunu soruşturunca aracılar sıkılıyor. Ayrıca ulaşma tarihini elde etsem bile defterde sonradan düzeltme yapmak, hesap tablolarında bu ayrıntıları dikkate almak zor, kafa karıştırıcı ve bir süre sonra işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Zekatın ulaştırılmasındaki gecikmeden doğan hataları temkin ile telafi ediyorum. Mesela nisap miktarındaki 96 gram altının zekatı 2,4 gram altındır, bunun da %5 temkini 0,12 gram altındır. Gözlemlerime göre zekatın ulaşması haftalarca sürmedikçe %5 temkin yeterli olmaktadır.

  • Mesela 2019 yılında zekatlarımın yarısına yakını aracılara verilmiş ve bunlar en fazla 2 hafta içinde ulaştırılmış. Zekatın ulaşma tarihi yerine elden çıkma tarihi dikkate almak zekatı 0,05 gram altın eksik hesaplanmasına neden olmuş fakat 0,50 gram altın miktarındaki  %5 temkin bunu telafi etmiş.
  • Mesela enflasyonun yüksek olduğu 2021 yılında zekatlarımın beşte biri aracılara verilmiş ve bunlardan bazılarının ulaştırılması 7 haftaya kadar uzamış. Zekatın ulaşma tarihi yerine elden çıkma tarihini dikkate almak zekatın 0,12 gram altın eksik hesaplanmasına neden olmuş fakat 0,36 gram altın miktarındaki %5 temkin bunu telafi etmiş.

Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde zekatın ulaşma tarihlerine göre hesap yapmak yerine temkin oranı artırılabilir veya zekatın doğrudan verilmesi tercih edilebilir.

# Zekatı dönemler arasında aktarıyor muyum?

Her yıl zekat borcu tahakkuk ettikten sonra kısa süre içinde zekat borcunu ödemeye çalışıyorum. Bazen zekat tahakkuk etmeden ödeme yapıyorum bazen fazla ödemelerimi sonraki senenin zekat borcundan düşüyorum. Zekatı dönemler arasında aktarmamın dayanağı ilmihaldeki şu maddelerdir (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Zekat):

Madde: Muayyen miktarda bulunan nakit paraların ve ticaret mallarının üzerinden bir sene geçtiği takdirde, zekatlarını derhal, yani sene biter bitmez hemen vermek icap eder. Çünkü bu halde bunlara yoksulların hakları taalluk etmiş olur. Artık bunu özürsüz yere tehir etmek caiz olmaz. (Madde 2) 
Madde: Nisap miktarında olan bir malın zekatı daha sene dolmadan acele edilerek fakirlere verilebilir. (Madde 85) 
Madde: Nisap miktarındaki bir malın birkaç senelik zekatı birden verilebilir. Sene sonunda bu miktar mevcut bulundukça zekatları verilmiş bulunur. (Madde 86) 
Madde:  Bir kimsenin mesela bin lirası olduğu halde iki bin lira zannederek ona göre zekat verecek olsa, bu fazla verdiği zekatı ertesi senenin zekatına sayabilir. (Madde 88)

# Zekat, fitre ve kurbandan arasındaki farklar nelerdir?

Hangilerinde nisaba ulaşmamın üzerine bir yıl sayıyorum veya ailemdekiler için ödeme yapıyorum?

  • Zekat için, nisap miktarı malın üzerinden bir kameri yılın geçmiş olması (malın bir yıl elde bulunması) gerekir.  Zekat verecek kimsenin zengin ve baliğ olması gerekir.
  • Fitrede malın üzerinden bir yıl geçme şartı yoktur. Fitrenin verileceği en son gün bile, nisab miktarı mal eline geçse, kendisine derhal fitre vâcib olur. Kendisi ve velayetleri altındaki kişiler için fıtır sadakası verir.
  • Kurbanda malın üzerinden bir yıl geçme şartı yoktur. Kurban Bayramı'nın üçüncü günü ihtiyaçlarının dışında eline nisap miktarına ulaşan bir para geçen kimsenin kurban kesmesi vâciptir.

# Zekat hesaplarını karı-koca arasında ayırıyor muyum?

Evliliğimin ilk zamanlarında zekatın nasıl hesaplanacağı ve malın karı-koca arasında ayrılması gerektiği konusunda yeterli bilgiye sahip değildim. O zamanlarda vermiş olduğumuz ortak zekatlarda kimin ne kadar payı olduğunu belirleyebilmek için daha sonradan kendimin ve hanımın zengin olma tarihlerini ve zekat borçlarını ayrı ayrı hesapladım. Bundan sonra hanım zengin olduğunda zekat hesabını kendi yapacak. Zekat hesaplarını ayırmamın dayanağı şu soru-cevaptır:

Soru: Ortak mal varlığı olan karı-koca zekatı nasıl hesaplar? 
Cevap: Hanefi mezhebine göre zekat, fıtır, kurban, hac gibi mali ibadetler tıpkı namazda olduğu gibi her bir bireye müstakil olarak farz veya vacip olur. Ailede çalışılıp da ortak bir mal varlığı elde edildiyse, hisselerin belirlenmesi, her bir bireye düşen mal varlığının ayrılması, ona göre bir hesap yapılıp zekat mükellefiyetinin tespit edilmesi gerekir. Her bir birey kendi ferdi mülkiyetini hesaplamakla sorumludur. (Abdülhamit Türkeri, İsmailağa Fıkıh Kurulu Üyesi, https://www.youtube.com/watch?v= 8U_Jh5NLiDE)

Zekat Borcu ve Ödemeleri Takip Tablosu

Yukarıda anlatılan ilkelere göre zekat nasıl hesaplanır, zekat ödemeleri nasıl takip edilir ve diğer mali ibadetlerin kaydı nasıl tutulur sorularına cevap olarak hazırlanan örnek bir tablo aşağıda verilmiştir. Böyle bir tabloyu bilgisayardaki hesap tablolarında hazırlamak kolaylık sağlamaktadır fakat gerekli de değildir. Doğrudan kareli defter üzerine işlenmesi zor değildir.

Tabloda herhangi bir yılın 5 Receb'inde nisaba ulaşmış birinin sonraki bir yılda zekat ödeyip ödemeyeceği ve ödeyecekse ne kadar zekat ödeyeceği ve yaptığı zekat ödemelerinin zekat borcunu karşılayıp karşılamadığını nasıl hesapladığı gösterilmiştir. Ayrıca fitre ve kurban ibadetlerini yapıp yapmadığını nasıl takip ettiği gösterilmiştir.

Tabloda herhangi bir yılın 5 Receb'inde nisaba ulaşmış birinin sonraki bir yılda zekat ödeyip ödemeyeceği ve ödeyecekse ne kadar zekat ödeyeceği ve yaptığı zekat ödemelerinin zekat borcunu karşılayıp karşılamadığını nasıl hesapladığı gösterilmiştir. Ayrıca fitre ve kurban ibadetlerini yapıp yapmadığını nasıl takip ettiği gösterilmiştir.

Tabloya göre hem bütün varlıklar altın cinsine çevrilerek zekat hesaplanmıştır hem de ödemeler altın cinsine çevrilerek zekat borcunun kapanıp kapanmadığı takip edilmiştir. Bütün varlıkları tek bir cinse çevirmeyip her varlığın zekatını ayrı ayrı vermek zahmetli ve karışık olacaktır. Ayrıca varlıklar altın cinsine çevrilmediğinde nisap miktarına ulaşılıp ulaşılmadığının kıyaslaması yapılamayacaktır. Para cinsinden hesaplanan zekat geç ama aynı miktardaki para olarak verildiğinde paranın değer kaybından dolayı eksik verilmiş olacaktır. Fakat zekat borcunu altın olarak takip etmek değer kaybından dolayı zekatın eksik verilmesini önleyecektir.