26 Şubat 2010 Cuma

Gaye-i Maarif-i Fen-u Riyaziye 1

Öğretmen adayı olarak staja bu dönem dönem başlıyorum. Şimdiye kadar işin eğlencesinde veya ders geçme derdindeydim. Mezuniyet uzaktı. Öğretmenlik mesleği üzerinde düşünmemiştim. "Bilim (fen) ve matematikte öğretme teknikleri" dersinde üç soru sormuştu hoca ve bu üç sorunun herbiriyle ilgili makale yazdık. Bu sorular şunlardı:
  • "Niçin fen ve matematik öğretiriz?"
  • "Fen ve matematikte ne öğretiriz / öğretmeliyiz?"
  • "Nasıl fen ve matematik öğretiriz?"
Temel soru "niçin"di. O sıralar bunu bir ödev olarak görüyor ve yazıp geçeyim diyordum. Yaptığım ödev, sınıfta tartıştığımız veya kitapta yazan fen ve matematik öğretiminin amacına dair bazı hususların tahlili niteliğindeydi. Bu hususların arasında sudan bahaneler de elbette vardı. Ancak bunların hiçbiri de beni matematik veya fen öğretmek için ikna edecek düzeyde değildi.

Mesela, öğrencinin çevresinde gördüğü yağmur, gökkuşağı ve deprem olaylarının nasıl olduğunu anlayabilmesi için bu eğitim gerekli diyorduk derste. Bu doğa olaylarını lisede fen eğitimi almış insanların böyle bir eğitim almamış insanlardan daha iyi açıklayabileceklerini sanmıyorum ama ben. Hem öyle olsa bile sırf yağmurun nasıl olduğunu açıklayabilmeleri için öğrencilere dirsek çürüttürmek ve onları toplumdan soyutlamak mı gerek. İş bulmaları için okumaları lazım bahanesi bile daha ikna edici.

Sonradan bu konuda düşündükçe kendi amaçlarımı belirleme ihtiyacı hissettim. Ben öğretmen olduğumda bunları niye öğreteceğim? Çocuklar niye öğretiyorsun dediğinde ne cevap vereceğim? Sadece mesleğimin hakkını vermek için mi fen ve matematik anlatacağım?

Hiç yorum yok: