27 Şubat 2010 Cumartesi

Gaye-i Maarif-i Fen-u Riyaziye 2

Liselerde niçin fen ve matematik öğretilmesi gerektiğini arkadaşlara sordum ve konu üzerinde düşündüm. Öğrencilerin kafirlere galip gelmesi, kainata bakıp iman hakikatlerini anlaması ve meslek sahibi olması ve aynı zamanda hiçbir müslümanın fen ve matematik adamı eksikliğinden mağdur olmaması, fen ve matematik eğitimi için ikna edici gayeler olarak görünüyor.

Se'âdet- Ebediyye kitabının 24. sayfasında tecrübe hakkında açıklama yapılıyor:
Ya’nî, dînimiz, fen bilgilerini emr etmekdedir. Kur’ân-ı kerîmin çok yerinde, tabî’atı, ya’nî mahlûkâtı, canlı ve cansız varlıkları görmek, incelemek emr edilmekdedir. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân”, birgün Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” sordu ve: (Yemene gidenlerimiz, orada hurma ağaçlarını, başka dürlü aşıladıklarını ve dahâ iyi hurma aldıklarını gördük. Biz Medînedeki ağaçlarımızı babalarımızdan gördüğümüz gibi mi aşılayalım, yoksa, Yemende gördüğümüz gibi aşılayıp da, dahâ iyi ve dahâ bol mu elde edelim?) dediler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bunlara şöyle diyebilirdi: Biraz bekleyin! Cebrâîl “aleyhisselâm” gelince, ona sorar, anlar, size bildiririm. Veyâ, biraz düşüneyim. Allahü teâlâ, kalbime doğrusunu bildirir. Ben de, size söylerim, demedi ve (Tecribe edin! Bir kısm ağaçları, babalarınızın üsûlü ile, başka ağaçları da, Yemende öğrendiğiniz üsûl ile aşılayın! Hangisi dahâ iyi hurma verirse, her zemân o üsûl ile yapın!) buyurdu. Ya’nî tecribeyi, fennin esâsı olan tecribeye güvenmeği emr buyurdu. Kendisi melekden anlar veyâ mubârek kalbine elbette doğar idi. Fekat, dünyânın her tarafında, kıyâmete kadar gelecek müslimânların, tecribeye, fenne güvenmelerini işâret buyurdu.
Aynı kitabın bir sonraki sayfasında da müslümanların zarara uğramamaları için çalışmanın gerekliliği anlatılıyor:
Hattâ, bir islâm şehrinde, fennin yeni bulduğu bir âlet, bir vâsıta yapılmayıp, bu yüzden bir müslimân zarar görürse, o şehrin idârecilerini, âmirlerini, islâmiyyet mes’ûl tutmakdadır. Hadîs-i şerîfde, (Oğullarınıza yüzmek ve ok atmak öğretiniz! Kadınların, evinde iplik iğirmesi ne güzel eğlencedir) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, harb için lâzım olan her çeşid bilgi ve âleti edinmeği, hiç boş durmamağı ve fâideli eğlenceleri emr etmekdedir. Bunun içindir ki, bugün, bir islâm milletinin, atom bombası, sun’î peyk yaparak müslimânlığı dünyâya tanıtması farzdır.
Müslüman mimarlar, mühendisler ve doktorlar yetiştirmenin yanısıra, imanımızı kuvvetlendirmek için de fen ve matematik öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Yukarıda geçen "Ya’nî, dînimiz, fen bilgilerini emr etmekdedir. Kur’ân-ı kerîmin çok yerinde, tabî’atı, ya’nî mahlûkâtı, canlı ve cansız varlıkları görmek, incelemek emr edilmekdedir." sözü Risale-i Nur'un çeşitli yerlerinde detaylı bir şekilde izah ediliyor. (Tahkik-i iman sahibi olmak, Rabbimizi tanıyıp sevmek, acziyetimizi hissedip kul olmak, Medresetü'z-Zehra'yı zihnimizde inşa etmek gibi izahlar karşıma çıktıkça buraya eklerim inşallah.)

Fen ve matematik eğitiminde kendim için ikna edici amaçları belirledikten sonra artık fen ve matematik eğitiminde ne öğretilmeli sorusunu sorabilirim. Bunu da başka bir zaman yazayım.

(Yeri gelmişken ve aklıma gelmişken şunu da yazayım ki Hakîkat Kitâbevi ve Hakikat Yayıncılık farklı kuruluşlarmış. Karıştırırdım eskiden.)

Hiç yorum yok: