25 Şubat 2010 Perşembe

Fikr-u Lisan

Bazen bereketli yağmur gibi aklıma bazen bir sürü fikir geliyor. Birini tutayım derken diğeri uçuyor. Ona koşarken beriki kaçıyor. Fikirler dağınık dağınık bir kafada dururken efkarlı bir adam gibi bir ordan bir burdan yazmaya başlıyorum (Efkar da fikrin çoğuluymuş meğer). Bu berekli yağmuru kaçırmadan kovaları çıkarıp doldurmak iyi olur herhalde. Dağınık fikirlerimi de rastgele ve konusuz yazı yazmayayım diye onları yazmaktan bütün bütün vazgeçmem iyi olmaz sanırım.

Söz uçar yazı kalır demişler. Fikirler söze bile dökülmediğinden sözden de kolay uçar. Bilgisayar başına otururken aklımda olan fikirlerden biri, elinde kalem kağıt başında oturup düşünmenin bilgisayar başında düşünmekten daha verimli olacağıydı. Buna deliller de düşünüyordum. Ancak yazmaya başlayınca aklıma yeni fikirler geldi. Bu delillerden önce şunu belirteyim ki insana ilham gelen bazı anlar vardır gün içinde gizlenmiş. Bunlar iyi değerlendirilirse ve önemsiz işlerle ertelenmezse insana kapılar açılıyor. Bunu bir arkadaşım farklı bir şekilde söylemişti. Çok da önemsememiştim ancak yaşayınca ikna oldum. Fikirleri kağıda yazmanın faydaları bence şunlardır:
  1. Kağıdın her yerine yazılabilmesi
  2. Kağıda şekil çizmek ihtiyacı hissedildiğinde kolayca çizilebilmesi (Bilgisayar insanı sınırlandırıyor. İnsan, bunu şuraya yazmak, şöyle yazmak, şunu çizmek istiyorum diyor ancak yapamayınca vazgeçiyor.)
  3. İnsanın kağıda daha hızlı yazabilmesi
  4. Kağıda harflerin şekliyle bazı duyguların da aktarılabilmesi (Bilgisayar ekranına yazılan yazılar standart harflerle görünüyor. Halbuki kişi kağıda yazarken harfleri istediği gibi eğip bükebilir.)
Daha fazla önemli sebep gelmedi şimdi aklıma. Birkaç sudan bahane daha var:

  1. Başkalarının okuyacağını bilince insan, yine bazı şeyleri yazmaktan vazgeçiyor.
  2. Bilgisayarı kurmak dört dakika, bilgisayarı açmak bir dakika, yazmaya başlamak için gerekli uygulamayı açmak belki yine bir dakika sürünce insan yazmaktan vazgeçiyor, yazacağını unutuyor, dikkatini başka şeyler dağıtabiliyor. Defteri ele alıp yazmaya başlamak dört saniye sürüyor.
Yazı hızı konusunda kalem de yeterli değil aslında. Yazarken de elimiz düşünce hızımıza yetişemiyor, çok fazla fikir uçup gidiyor. Kalem mi? Belki de alfabedir bunu sınırlayan. Nitekim Osmanlıca konuşma hızında yazılabiliyormuş. Latin harflerini konuşma hızında takır takır kalemle veya daktilo yazanlar var. Eğer Osmanlıca yazanlardan da böyle normalden daha hızlı yazanlar varsa, düşünme hızında yazıyordur demektir.

İnsanın düşüncelerini aktarmakta yavaşlatan bir etken de kelime haznesinin geniş olmaması. Kelime bulamayınca yazmaktan vazgeçiyor insan. Yukarıda aşırı hızlı yazanlar için kullanmak için istediğim manaya karşılık olabilecek bir kelime aklıma gelmemişti aklıma. Şimdi İngilizce "extreme" kelimesi geldi. İnsan bir de kendi kendine konuşur gibi düşündüğünden ve insan kısa süreli hafızasındaki bilgileri ancak birkaç saniye tutabildiğinden ve bunun için sürekli tekrar etmek zorunda kaldığından (telefon numarasını çevirmeden önce unutmamak için edilen tekrar gibi) aklındaki manayı ifade edebilecek bir kelime bulamadığında bu mana o birkaç saniye içinde uçuyor. O halde çok kelime ve deyim bilmek de gerekli.

Bilmektan kasıt sadece o kelimeyi gören kişinin o manayı anlaması değil, kişinin manayı ifade ederken o kelimeyi kullanmasıdır. Okuduğumuz çok kitabı anlıyoruz. Bir kelime sorulduğunda manasını söylüyoruz ama bir kelime ile anlatılabilecek bir durumu iki cümle ile anlatamıyoruz. Bu bakımdan dili iyi öğrenmek matematik ve fen eğitiminden önce gelmeli bana göre. Okulda gördüğümüz edebiyat dersleri bu konuda başarısız kalıyor. Nasıl biz matematik ve fen derslerinde çok konuyu ezberleme ve otomatikleşme yoluyla öğreniyorsak edebiyatta da bazı temel konular ezberlenmeli. Ezberci eğitim deyip toptan karşı çıkıyoruz ama düşünmeye ve araştırmaya sevkeden eğitimin yanında ezber ve otomatikleşme yöntemi de olmalı. Nitekim "drill & practice" konusunda araştırma yapanlar daha karışık konuların anlaşılabilmesi için bazı temel yeteneklerinin otomatikleşmesini savunuyorlar.

Hiç yorum yok: