6 Haziran 2010 Pazar

Aleni Musiki

Finaller bitiyor, yeni bir yolculuk görünüyor. Benim için her yolculuk bir baş ağrısı. Dönem ortasında eve gitmiştim. Dönerken otobüste Kral TV'yi açmışlar müstehcen görüntü ve ses yayını yapıyorlar ve kimsenin sesi çıkmıyordu. Doğrudan fuhşu cici gösteren sözleri ihtiva eden şarkıları hiç utanmadan toplum huzurunda nasıl çalabildiklerine hayret ettim. Muavinden kibar bir şekilde televizyonu kapatmalarını rica ettim. Yolcuların istediğini söyledi. Ben de sormadan açtıklarını söyledim ve kaç kişinin istediğini sordum. Herkese tek tek soramayız dedi. Peki hiç isteyen oldu mu dedim. Evet dedi ve durakladı. Ben inanmadım. Herhalde kendini yolcu kabul ederek bunu söyleme garabetinde bulundu. Arka koltuklarda oturup önde ne olup bittiğini görebilmeme rağmen muavinin bir yolcunun herhangi bir talebini dinlediğini veya ikram isteyip istemediklerini sormaktan başka bir söz sarfettiğini görmedim.

Sonra otobüste uydu var, açmak icap ediyor, yolcular TV varken açılmasını istiyor diye şerh koydu. Bir kişi için kapatamayız, ancak kanal değiştirebiliriz dedi. Nasıl olurdu? Napayım ben, kulaklarımı mı tıkayayım. Dinlemek isteyen 3 liraya radyo alıp onu dinlesin. Çok meraklısı zaten MP3 çalarını yanından ayırmaz. Ancak bir kaç kişinin istemesiyle açamazsınız demeliydim. Adama kanal değiştir madem dedim. Çok sesi çıkmayan cızırdamayan kanal aç dedim. Bir süre başka kanal açık kaldı, birkaç sefer değiştirildi. Birkaç kişi daha şikayet etti. Okulumun olduğu şehre yaklaşırken dayanamadım ben de bir kez daha TVyi kapatmalarını istedim. Nihayet kapattılar. Geriye kötü ve gürültülü bir yolculuk kaldı. Alternatifim olsa aynı firmadan yolculuk yapmam.

Hayret ediyorum nasıl herkesin dinlediklerini dışarı verme ihtiyacı hissettiğine. Dükkanında kulaklık takamıyor, dükkanının içinde müziğini şarkısını çalıyor diyelim. Sokağa verme ihtiyacı nerden ortaya çıkıyor anlamıyorum. Ben elalemin gürültüsünü dinlemek zorunda mıyım? Bu ne çocuk gürültüsü ne inşaat. Tamamen keyfi bir uygulama ile çevresine rahatsızlık vermekten hiç çekinmiyorlar. Bazen ben tek miyim diye düşünüyorum insanların açıktan müzik dinlemesine karşı çıkan. Herkes müzik dinliyor, çoğu dinletmek ve sokakları inletmek, ortamın havasını bozmak istiyor. Bana Hitler'in konuşmalarının sokaklardaki hoparlörlerden sürekli yayınlanması suretiyle yapılan propagandayı hatırlatıyor. Dinlemek istemiyorum zihnimi bulandıracak, dimağıma kazınacak sapık düşünceler içeren şarkı sözlerini.

İşin ilginç yanı şu ki çoğu kişi müzikte sınır tanımıyor. İşitmekte de haram olduğunu çoğu kişi bilmiyor. Bazıları (müzik dinleyicisi eski ben gibi) sınırı vicdanını rahatsız etmeye başlama derecesi olarak görüyor. Hadislerden ibret alırlar diye düşündüğüm bazı müslümanlara müzik hakkında bir kaç hadis okuduğum zaman şehveti tahrik etmezse caiz olur diye cevap veriyorlar. Kim müzikten tahrik olduğunu kabul eder ki? Böyle cevap verenlere şunu demeliyim ki en azından caiz olmadığına inandıkları kısmına karşı çıksınlar:
O halde şehveti tahrik eden, tenden bedenden bahseden, evliliği hor görüp fahişeliği teşvik eden şarkılara nerede olursa olsun tam tepkinizi koyarsınız, biz de koymalıyız değil mi hocam. Hatta insanları da bu konularda bilinçlendirmeliyiz. Siz daha iyi biliyorsunuz, okumuşsunuz müzik hakkındaki fetvaları.
Müziği hoş göre göre düştüğümüz şu hale bakın. İslami kanalların da dansöz oynatmadığı kaldı. Bu gün bir kadın programında yarın iki.

Hiç yorum yok: