2 Mayıs 2010 Pazar

Bilimden Kâinat Kitabını Okumaya

Batılılar bilim hakkında çelişkili tanımlar yaparak kendilerini oyalamayı çok seviyorlar. Bazıları bilim nedir sorusuna doğrudan cevap vermenin çok zor olduğunu, bilim ne değildir sorusuna ancak cevap verilebileceğini söylüyor. Bazıları bilim en azından sadece gözlemlerden oluşan bilgi yığını değildir diyor. Mesela G. Derry, “What is science and how it Works” kitabının başında “Bilimin kalbi gözlem metotlarında ve düşünme yolundadır, belli kanunlar ve sonuçlarda değil.” diyor.

Feynman, 1966 yılında yaptığı “What is science” isimli uzun konuşmasında bilimin en azından tanımları bilmek olmadığını söylüyor. Bir tür kuşa bir Alman “halsenflugel” dediği halde bir Çinli “chung ling” diyebilir diyor (Bu bana Mevlana'nın da üzümle ilgili bir hikayesini hatırlattı). Yer neden çeker sorusunun cevabı yer çekimi olamaz, bu tanımdır diyor. Bir oyuncak köpek neden hareket ediyor sorusunun cevabı enerji olamaz; köpek hareket ediyor demek ki içinde enerji var diyebiliriz diyor ama köpeği enerjinin hareket ettirdiğini söyleyemeyiz diyor.

Onu bu noktada haklı buluyorum. "Nerden biliyorsun enerjinin hareket ettirdiğini?" diye sorabilmiş. Batılı zihniyetin sunduğu bilim tanımındaki çelişkiyi farkedebilmiş. Bu çelişkili bilim tanımlarına isyan ediyor. Ancak o da batılı ya, bunu çocuklara nasıl anlatacağız, bunun “Çünkü Allah hareket ettiriyor” demekten farkı yok diyor. Peki ona göre bilim ne?

Bu uzun konuşmasından anlaşıldığı kadarıyla ona göre bilim, sebep sonuç ilişkisinde daha da detaylara girme sürecidir. Mesela "oyuncak köpeği güneş hareket ettiriyor" demek var, "oyuncak köpek hareket eder çünkü ben onu kurarım, ben onu kurabilirim çünkü sebze yerim, sebze büyür çünkü güneş parlar" demek var diyor. Bilimin de bu açıklamalar silsilesinde derinleşme olduğunu düşünüyor.

Feynman bilimin objektifliğinin de yalan olduğunu fark etmiş. Tamam, hipotezler öznel ama önemli olan bu bilimsel faaliyetler ve sebep sonuç ilişkisinde derinleşme diyor. Hem yeni buluşların öncekileri eksik, yetersiz ve yanlış göstermesi de bilimin objektif olmadığını gösterir. Tam da yaklaşmışken ucundan kaçırmasını kafa karışıklığına bağlıyorum. Bir çıkmaza girmişler kafaları karışmış. Kısır ve çelişkili tanımlar ile kendilerini oyalıyorlar. Bu açıklamalar silsilesinin derinliklerine atıyorlar kendilerini bira şişelerinin dibine attıkları gibi. Kendi kör kuyularına girip, devekuşunun kafasını kuma gömmesi gibi bir iş yapıyorlar. Ancak hakikat parlamaya devam ediyor.

"İslâm Medeniyetinde Bilgi ve Bilim" kitabının 125. Sayfasında bilimsel faaliyeti şu şekilde tanımlanıyor:
“Bilimsel faaliyet, etrafımızda olan biteni anlayıp tasvir etmekten ibarettir. Bu açıdan bilimsel faaliyetleri bir ressamın bir manzarayı tasvir etmeye çalışırken yaptığı faaliyetlere benzetebiliriz.”
Her ne kadar G. Derry buna karşı çıksa da objektif bilim böyle olur. Ben bilimin objektif olmasından ötesini istiyorum. Bilimin bize has gözlem metotlarının ve düşünme yolunun geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bilimin batıl ideolojilere hizmet ettiği yeter.

Ne olur bilimi yeniden biz kursak... Sebep sonuç zincirlerini doğru bir şekilde açıklayan nesil yetiştirsek... Nasıl ve niçin sorusunu doğru bir şekilde soran...

"Bitki büyüyor. Nasıl? Çünkü Güneş parlıyor." diyen...
"Güneş parlıyor. Niçin? Bitkiler büyüsün, insanlar yesin diye." diyen…

Aslında batılıların niçin diye sordukları soruları bizim nasıl diye sormamız lazım. Bir batılı, Güneş parladığı için bitki büyüyor derken hataya düşüyor. Hep Güneş parladıktan sonra bitkinin büyüdüğü doğru ama bitkinin büyümesi işini Güneş'in yaptığını bilmiyoruz. Feynman bunu anlamış. "Sorduğumuz niçinli soruyu nasıl diye değiştirelim" demek yerine "Güneş'in parlaması ve bitkinin büyümesi olayları arasında başka sebepler bulalım, sonra onların arasında, sonra onların arasında… Kaybolup gidelim." diyor. Yazık!

Bizim niçin sorularımız, Allah Teâlâ’nın kasd ve hikmetini anlamaya çalışmak ve O’nu daha çok sevmek için az önce örnekteki gibi olmalı. Böyle bir bilim medeniyetinin insanları tahkiki imanı elde eder. Biz batının kirli fikriyatıyla yüklü bilimi olduğu gibi almak yerine kendi bilimimizi oluşturmalı, bunun için öğrenci yetiştirmeliyiz. Ancak o zaman net bir bilim öğrenme ve öğretme gayemiz olur. O zaman taklit etmeyi bırakıp kendi bilgimizi üretiriz. Ancak o zaman bilim suiistimal edilmez ve paraya değil insana hizmet eder. Dünyayı ve insanları mahvetmez. Ancak o zaman bilim ahlakı gelişir.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

merhaba, çok güzel saolun