23 Ağustos 2010 Pazartesi

Bir Banka Hesabının Neshi

Bankaları hiç sevmiyorum. "Para... para... Gel para verelim, para isteyen var mı?" diyorlar. Kim böyle borç para vermeye meraklı olur ki? Ödenemeyen borçların gittikçe artan faizlerinden ve ödemesi gittikçe zorlaşan borçlardan para kazanan bankalar... Bir insan bankaların tuzaklarına aldanmayagörsün.

Herkese Elma Hesabı
Üniversiteye ilk başladığım yıllar (2005) kolay diye Garanti bankasının bankamatik kartını kullanıyordum. Cahillik işte. Memleketten bu yolla para gönderiyorlardı. Bir gün memleketinden ben gibi Garanti bankasının bankamatiği yoluyla para alan bir arkadaş, hesabının kendi talebi olmadan elma hesabına dönüştürüldüğünü fark etmiş. Okul çıkışında beraber bankaya gittik. Elma hesabını kapatmak için epey uğraşmıştı sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Elma hesabı, hesaptaki paranın üzerinde faiz işletilip bir kısmı kullanıcıya verilen bir hesap. Benim bankamatik hesabında elma hesabı olmadığını biliyordum. İçimde de bir gurur vardı benim hesap sağlam diye.

Bankamatikten işleri halletmek kolay geliyordu. Öğrenci belgemin, transkriptimin ve okulun dönem kayıt ücretini hesabımdaki paradan yatırıyordum elim paraya değmeden. Bankada sıra beklemekten rahattı. Bankamatik kullanarak cep telefonu hattıma kontör bile yüklüyordum. Bankamatik hesabımdaki paranın küsuratlı olmasının sebebi olarak böyle küsuratlı harcamaları görüyordum. Ama şu olay ilginçti. Bazen hesabımdaki para eksik gözüküyor ve hesabımda olması gereken paranın tamamı yine de çekilebiliyordu. Paranın tamamını çekince de hesaptaki para eksi görünüyordu.

Mesela bankamatik hesabıma 300 lira yatırılıyor. Bankamatik de bunun 200 lirasına el koymuş gibi hesapta 100 lira var diyor. 300 lira çekince de borcum kalmış gibi -200 lira para kaldı diyor. Bir süre sonra da hesaptaki bu eksi sayılar sıfır oluyor. Bir arkadaş “B tipi likit fon” işletiliyor olabilir dedi. Bende de elma hesabı yokmuş ama “B tipi likit fon” varmış. Nerden bilebilirdim elma hesabı nedir, fon nedir, likit nedir.

İnternetten hesabın ayrıntılarına ilk defa bakınca hesabımın “B tipi likit fon” işletilen bir hesaba dönüşmüş olduğunu (belki başından beri öyleydi) gördüm. Benim adıma hesabımdaki paradan fon satılıyormuş. Bu yüzden hesabımdaki para eksik görünüyormuş. Hesabımdan para çekip eksiye düşünce fonlar satılıp hesabıma geri yatırılıyormuş. Hem de faiziyle birlikte.

O zamana kadar hesabıma yatmış olabilecek faizleri hesapladım. Dünyevi kâr edemeyecek kadar az ama paranın safiyetini bozacak kadar fazlaydı. Garanti bankasındaki bu bankamatik hesabını kullanmamaya karar verdim. İnternetten de hesabı kapatmaya çalıştım ama beceremedim. Kullanılmayan hesap on senede kapanıyor diye hesabı öylece bıraktım. Yanlışlıkla bir işlem yapmazsam 2017 yılında kapanacaktı.

Hesap Kapatma 1
Aradan üç sene geçti. Bankaya unutulmuş birkaç kuruş borcu kalan birkaç yıl sonra ise evine 500 lira haciz gelen insanların haberlerini okudum internetten. Daha da zararlı çıkmamak için nasıl davadan çekindiklerini ve parayı nasıl paşa paşa ödediklerini yazıyordu. Ben de olmadık yerden borcum çıkmasın diye bankamatik hesabımı kapatmaya karar verdim. Ne kadar uğraştırıcı olursa olsun eninde sonunda kapatacaktım.

2010 yılının Nisan ayında bizim okul içindeki Garanti bankası şubesine gittim. “Ben hesap kapatmak istiyorum” dedim. Yanımda ne kart vardı ne de hesap numarasını biliyordum. “Tabi” dedi görevli. Dilekçe yazdı ve altına imzamı istedi. Bu muydu? Bu kadar basit miydi? Görevli en geç bir hafta içinde kapanacağını söyledi. “İyi” dedim ayrıldım bankadan. Sonradan öğreneceğim ki hesap kapatmanın en garantili yolu hesap açtırılan şubeye başvurmak.

Para Yutan Bankamatik
Bankaları hiç ama hiç sevmiyorum. Ama insanın işi düşüyor. Okulla ilgili ücretler bankaya yatırılıyor. Mesela 11 Mayıs 2010’da yaz okulu kayıt ücretini bankamatikte kartsız işlemden yatırmıştım. Bankamatikten kartsız işlem yapabilmek için banka hesabınızın olması gerekmiyor. Hesabınız olsa bile yapılan işlemler hesap üzerinden yapılmıyor. Para üstünü de %90 ihtimalle oracıkta veriyor. %10 ihtimalle de bankamatiğin para üstü verecek parası olmuyor.

Yine Mayıs ayında KPSS’ye başvurmaya karar verdim. Başvuru sırasında gereken belgelerin arasında bir üniversitede okuduğuma dair transkript veya öğrenci belgesi gibi bir belge de yazıyordu. Sonradan böyle bir belgeye gerek olmadığını öğreneceğim ama bilmiyorken yine Garanti bankasının bankamatiğinden kartsız işlemle transkript ücretini yatırmaya gittim. Bu da bir yılan hikâyesinin başlangıcı oldu.

Bizim okulda öğrenci belgesi ve transkript alabilmek için bankaya veya bankamatiğe istediğiniz kâğıt için 2,5 lira para yatırmanız ve ertesi günü öğrenci işlerine gidip talep ettiğiniz bu kâğıdı almanız gerekiyor. Ben de bankamatikten okulu ve paranın niçin yatırılacağını menüleri kullanarak seçtim. Öğrenci numaramı da girdim. Bankamatik para yatırma haznesini açınca cebimdeki eski bir beş lirayı kakaladım. Daha önceden de yaptığım bir şeydi. Para çok eski olursa kabul etmeyip geri veriyordu. Ama bu sefer öyle olmadı. Bankamatik ne para kabul edilemez deyip paramı geri verdi ne de paranız üstü veriliyor dedi ne de paranız yatırıldı deyip fatura çıkardı. Bankamatiğin yuttuğu beş lirayı işleme sokmadığı belliydi. Ben de en başından gitmeye üşendiğim banka şubesinin yolunu tuttum. KPSS’ye zamanında başvurabilmek için transkriptimi zamanında almalı ve bunun için transkript ücretini o gün yatırmalıydım.

Bankaya kapanmasına kırk dakika kala varabildim. Gişedeki bir adama durumu izah ettim. Adam ismimi cismimi sordu. Ne alakası vardı. Ben ismimi cismimi değil sadece öğrenci numaramı girerek beş lirayı yatırdım bankamatiğe ama sorun çıkarmayayım diye ismimi cismimi söyledim. Adam benim Garanti bankasından hesabım olduğunu ve üç hafta içerisinde bankamatiği kontrol etmeye gelenler sıkışan para bulurlarsa hesabıma beş lira yatacağını söyledi. İki üç hafta önce kapanması için başvurduğum hesabımı kapatmadıklarını da öylece öğrendim. “İyi” dedim. Bir transkript ücreti yatırıp bankadan ayrıldım.

Banka ve Bürokrasi
Ertesi gün ders çıkışı hemen öğrenci işlerine transkriptimi almaya gittim. Görevli, hazırlanmış yani çıktısı alınıp altına imza atılmış transkriptlerin arasından benimkini aradı ama bulamadı. Banka dekontumu gösterirsem hemen transkript hazırlayacağını söyledi. Böyle aksiliğin böyle ters zamanda benim başıma gelmesi aklımın ucundan geçmedi değil ama aksilik bu ya. Dekontum yanımda değildi. O sıcak havada ve o dar vakitte yurda kadar gidip öğrenci işlerine geri geldim. Transkriptimi nihayet alabildim. Artık dersime yetişmeliydim. Yetişmeye çalıştığım derste sunum yapacak olmasam dersi hiç düşünmeden asardım. Alelacele derste de yetişebildim.

Ertesi gün İstanbul’a aşırı yağmur yağdı ve KPSS başvuruları uzadı. Ben de bir sabah erkenden başvurabileceğim bir okula gitmek üzere yola çıktım. Okulu bulabildiğim zaman geç olmuştu. İki saat bekledikten sonra sıra bana geldi. Görevli benden sadece kimlik istedi. O kadar uğraşarak aldığım o transkripti hâlâ saklıyorum. Zaman geçti ve okulun bahar dönemi bitti. Yaz okuluna kadar iki hafta vardı ve ben memlekete gittim. Bankamatiğin parama el koymasının üzerinden üç hafta geçmişti. Artık parayı hesabıma yatırmış olmalıydılar. Memleketteki Garanti bankasına gidip sordum. Hesabımda hiç para olmadığını söylediler. “Ama” deyince daha önce görüştüğün şubeye git dediler.

Üç haftalık bekleyişin ardından şimdi de yaz okulunu bekliyordum. Yaz okulu gelse de okulun içindeki banka şubesine gidip hesap sorsam diyordum. Vakit geldi ve o şubeye gidip “Beş lira hesabına üç hafta içinde beş lira yatar.” diyen adamı buldum. Durumu izah etmeden neticeyi sordum. Hesabıma para yatmış ama hesap işletim ücreti olarak kesilmiş. “Ben işletmedim ki hesabı, zaten bu olaydan çok önce kapanmış olmalıydı.” desem de yapacak bir şeyi olmadığını söyledi. Hesap işletim ücretini o gün öğrendim. Çoğu banka altı ayda bir veya yılda bir bütün hesaplardan 34 lira hesap işletim ücreti kesiyorlarmış (Ancak Ziraat Bankası öğrencilerden kesmiyormuş). Neyse ki olaydan borçlu çıkmadım.

Hesap Kapatma 2
Madem paramı geri alamadım deyip hesabımı kapatma başvurusunda bulundum. Önceki sefer yaptıkları gibi dilekçe yazdılar. “Ya yine kapanmazsa…” dedim. Onlar da kendilerinin sadece dilekçe yazabildiklerini, dilekçenin işleme sokulmama ihtimali olduğunu ama hesabı açtığım şubeden yani memleketimden anında kapatabileceğimi söylediler. O gün dilekçeyi yazdırdım ve yaz okulunu bitirip memlekete gitmeyi bekledim.

Zaman geçti ve ben KPSS’ye girdim çıktım. Yaz okulu bitti ve memleketime geldim. Arkadaşla beraber önce Halkbank’a uğradık. Zamanında burs başvurusu için Halkbank’tan hesap açtırmıştım. O gün hesaba beş lira yatması gerektiğini söyledilerdi. Hem hesabımı kapatır hem de o beş liramı alırım dedim. Meğer bu para da çoktan hesap işletim ücreti olarak kesilmiş. Boş hesap da beş sene kullanılmayınca zaten kapatılmış. Sırada Vakıfbank vardı. Arkadaş oradan bir lira otuz kuruşunu çekip hesabını kapattı. Sonra Garanti’ye uğradık. Dilekçe işe yaramış ve hesabım zaten kapatılmış. En son da Yapı Kredi’ye uğradık. Arkadaşım bir lira elli kuruşunu çekti ve hesabını kapattı. O gün de hesap kapatma günü oldu.

Bazen yolda yürürken birileri lafa tutuyor. “Afedersiniz! Bişey sorucam. Bu okulda mı okuyorsunuz?” diye söze başlayıp yeni banka müşterileri arayanları insan diye dinliyorum. İhtiyacım olmadığını veya yardımcı olamayacağımı söyleyeceğimi bildiğim halde dinleyip cevap veriyorum. Şimdi tekrar düşünmeye başladım. Belki sadece sayıyı bulup bankadan yevmiye almak isteyen bu insanlar “kart ücreti yok” gibi yalanlarını yuttururken ve daha da önemlisi reklamlara ve broşürlere para dökerek insanları kandırıp sıkıntılı anlarında varını yoğunu sökmekle beslenen bankalara hizmet ederken değer verilmeyi hak ediyor mu?

Hiç yorum yok: