Söz uçar yazı kalır demişler. Fikirler söze bile dökülmediğinden sözden de kolay uçar. Bilgisayar başına otururken aklımda olan fikirlerden biri, elinde kalem kağıt başında oturup düşünmenin bilgisayar başında düşünmekten daha verimli olacağıydı. Buna deliller de düşünüyordum. Ancak yazmaya başlayınca aklıma yeni fikirler geldi. Bu delillerden önce şunu belirteyim ki insana ilham gelen bazı anlar vardır gün içinde gizlenmiş. Bunlar iyi değerlendirilirse ve önemsiz işlerle ertelenmezse insana kapılar açılıyor. Bunu bir arkadaşım farklı bir şekilde söylemişti. Çok da önemsememiştim ancak yaşayınca ikna oldum. Fikirleri kağıda yazmanın faydaları bence şunlardır:
- Kağıdın her yerine yazılabilmesi
- Kağıda şekil çizmek ihtiyacı hissedildiğinde kolayca çizilebilmesi (Bilgisayar insanı sınırlandırıyor. İnsan, bunu şuraya yazmak, şöyle yazmak, şunu çizmek istiyorum diyor ancak yapamayınca vazgeçiyor.)
- İnsanın kağıda daha hızlı yazabilmesi
- Kağıda harflerin şekliyle bazı duyguların da aktarılabilmesi (Bilgisayar ekranına yazılan yazılar standart harflerle görünüyor. Halbuki kişi kağıda yazarken harfleri istediği gibi eğip bükebilir.)
- Başkalarının okuyacağını bilince insan, yine bazı şeyleri yazmaktan vazgeçiyor.
- Bilgisayarı kurmak dört dakika, bilgisayarı açmak bir dakika, yazmaya başlamak için gerekli uygulamayı açmak belki yine bir dakika sürünce insan yazmaktan vazgeçiyor, yazacağını unutuyor, dikkatini başka şeyler dağıtabiliyor. Defteri ele alıp yazmaya başlamak dört saniye sürüyor.
İnsanın düşüncelerini aktarmakta yavaşlatan bir etken de kelime haznesinin geniş olmaması. Kelime bulamayınca yazmaktan vazgeçiyor insan. Yukarıda aşırı hızlı yazanlar için kullanmak için istediğim manaya karşılık olabilecek bir kelime aklıma gelmemişti aklıma. Şimdi İngilizce "extreme" kelimesi geldi. İnsan bir de kendi kendine konuşur gibi düşündüğünden ve insan kısa süreli hafızasındaki bilgileri ancak birkaç saniye tutabildiğinden ve bunun için sürekli tekrar etmek zorunda kaldığından (telefon numarasını çevirmeden önce unutmamak için edilen tekrar gibi) aklındaki manayı ifade edebilecek bir kelime bulamadığında bu mana o birkaç saniye içinde uçuyor. O halde çok kelime ve deyim bilmek de gerekli.
Bilmektan kasıt sadece o kelimeyi gören kişinin o manayı anlaması değil, kişinin manayı ifade ederken o kelimeyi kullanmasıdır. Okuduğumuz çok kitabı anlıyoruz. Bir kelime sorulduğunda manasını söylüyoruz ama bir kelime ile anlatılabilecek bir durumu iki cümle ile anlatamıyoruz. Bu bakımdan dili iyi öğrenmek matematik ve fen eğitiminden önce gelmeli bana göre. Okulda gördüğümüz edebiyat dersleri bu konuda başarısız kalıyor. Nasıl biz matematik ve fen derslerinde çok konuyu ezberleme ve otomatikleşme yoluyla öğreniyorsak edebiyatta da bazı temel konular ezberlenmeli. Ezberci eğitim deyip toptan karşı çıkıyoruz ama düşünmeye ve araştırmaya sevkeden eğitimin yanında ezber ve otomatikleşme yöntemi de olmalı. Nitekim "drill & practice" konusunda araştırma yapanlar daha karışık konuların anlaşılabilmesi için bazı temel yeteneklerinin otomatikleşmesini savunuyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder